15 Temmuz darbe girişiminin ardından Türkiye genelinde hakkında ilk gözaltı kararı verilen Albay Yurdakul Akkuş ve 13’ü tutuklu toplam 16 sanığın yargılanmasına 8. Ağır Ceza Mahkemesinde devam edildi.
Haklarında “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme”, “Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türkiye Cumhuriyetini Hükümetini ortadan kaldırmaya ve görevini yapmasını engellemeye teşebbüs”, “silahlı terör örgütü kurma, yönetme, silahlı terör örgütüne üye olma” suçlarından 3’er kez ağırlaştırılmış müebbet ve 20 yıla kadar hapis cezası istenen 16 sanıktan 15’i ifade verdi.
“OKUMAYA FIRSATIM OLMADAN NİZAMİYEDEN SESLER DUYDUM”
Kendisine haber geldiğini ve nizamiyeye gittiğini anlatan Akkuş, “Harekat Yıldırım kod adlı mesaj bana 23.30-00.00 arası verildi. Mesaj sarı açık bir zarftaydı. ‘Kimse okudu mu?’ diye sordum. Okumadığını öğrenince zarfı kapatıp odama çıktım. Okumaya fırsatım olmadan nizamiyeden sesler duydum. Aşağı indim. Seyfullah Saldık oradaydı. Beni tahrik etmek istercesine ‘Sen kimsin?’ diye bağırdı. Ben de tahriklere kapılmadım. Sonuç alamayınca bana ‘Evine git’ dedi. ‘Emredersiniz komutanım’ deyip lojmanın yanındaki Osmangazi İlçe Jandarma Komutanlığına gittim. Orada toplantı yapmadık. Televizyondan gelişmeleri takip etmek için odama çıktım. Osmangazi’ye gidilmemesi konusunda bana emir verilmedi. Konunun mahiyetini anlamamıştım, Osmangazi’de televizyona bakınca Sayın Cumhurbaşkanımızın açıklamalarından darbe girişimini olduğunu öğrendim” dedi.
“POLİSLERE MUKAVEMET OLMADI”
Polislerin mukavemet ile karşılaşmadan odasına geldiğini anlatan Akkuş, “Beni almak istediler. Yazılı belge olmadan gözaltına alamayacaklarını söyledim. Ardından vali, başsavcı ve emniyet müdürünü aradım. Başsavcım gözaltı kararı olmadığını, ancak polislerle gitmem gerektiğini söyledi. Ben de gittim” diye konuştu.
“BU BİR DARBE DAVASI DEĞİL KUMPAS DAVASIDIR”
Davayla alakalı açıklamalarda bulunan Akkuş, şunları söyledi:
“Bu bir darbe davası değil, kumpas davasıdır. Kumpası kuranlar da bellidir. Ankara, İstanbul ve bazı bölgelerde darbe girişimi sırasında silah, acı ve gözyaşı var. Bursa’da ise neşe, sağduyu var; silah, acı ve asker yok. Bu, bizim kumpası erken fark etmemizdendir. Darbecilerin tamamı silahlı ve hazırlıklıdır. Önceden silah dağıttıklarını ve yakıt ikmal hareketleri olduğunu görüyoruz. Burada hiçbiri yok. Saldık’ın emrine uydum. ‘Git’ dedi, gittim. Darbeciler komutanlarını egale etti. Ben isteseydim bir emrime bakardı. Benim sadece ismimin geçmesi dışında bu darbecilerle hiçbir alakam yoktur. Hareket Yıldırım kodlu mesajları sonradan okudum ve valiye teslim etmek için çantama koydum. Ama polis bunları ele geçirmiş gibi davranmış. İyi niyetimi kötüye kullandılar.”
“BİR TELEFON KADAR UZAĞINDAYDIM”
Saldık’ın Harekat Yıldırım kodlu mesajlardan haberi olmasına rağmen kendisini derdest etmediğini ifade eden Akkuş şöyle devam etti:
“Hukuk dışı olarak Osmangazi’de bulunduğumuza dair bir şey söylemedi. Bir telefon kadar uzağındaydım. Bana bir şey sormadı. Saldık, olayla ilgili tutanakları polislere sabaha kadar teslim etmemiştir. Tutanaklar birçok defa değişti. Ayrıca emrindeki JÖH timlerini kullanarak tutuklayabilirdi. Ona rağmen polislere teslim etti.”
“ZATEN İSMİMİ YANLIŞ YAZMIŞLAR”
FETÖ/PDY üyesi olmadığını anlatan Akkuş, “Listeye ismimi yazan kişileri tanımıyorum. Onlardan şikayetçi oldum. Zaten ismimi yanlış yazmışlar. Orada Yurdagül yazıyor. Muhtemelen beni o listeye yanlışlıkla yazdılar” şeklinde konuştu.
“BİZE BUNU AÇIKÇA SÖYLESEYDİ BELKİ BİZ DE AKKUŞ’U VURURDUK”
Tutuklu sanıklardan Mustafa E., darbe gecesi bir komutanının kendisini mesajlaşma sisteminde arıza olduğunu söyleyerek garnizona çağırdığını, alaya alınmadıklarını, ancak Akkuş ile Tümgeneral Seyfullah Saldık’ın nizamiye kapısında konuştuklarını ifade ederek, “Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı, Ömer Halisdemir’e Semih Terzi’nin vatan haini olduğunu ve onu vurması gerektiğini söyledi. Eğer Saldık da bize bunu açıkça söyleseydi belki biz de Akkuş’u vururduk, vatan haini olmazdık. Saldık ve diğer komutanlar olaydan haberleri olduğu halde bize haber vermediler ve Akkuş’u derdest etmediler. Biz darbeden haberimiz olmadığı halde verilen emri yerine getirdiğimiz için 7 aydır tutukluyuz. Beraatimi talep ediyorum” diye konuştu
Mahkeme heyeti yarım saatlik aranın ardından dönemin Bursa Garnizon ve Jandarma Bölge Komutanı emekli Tümgeneral Seyfullah Saldık ve 5 kişinin şahit olarak dinlenmesine, 14 sanığın tutukluluk halinin devamına karar verip, duruşmayı 12 Nisan 2017 tarihine erteledi.
(İHA)
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.